4 Kasım 2011 Cuma

Hayvan

Az önce, yani tam olarak 04.11.2011 günü saat 21:23'de bir köpeğe tekme atan bir adamın fotoğrafını gördüm Facebook'da.


Altta yazan yorumları tahmin ediyorsunuzdur, ama gene de bir iki alıntı vermek niyetindeyim:


- hangisi köpek? şu durumda?
- böylelerini biyere sıkıştırıcan 20-25 kişi köpek gibi dövsc-cen (bu abi çok yanlış gelmiş zaten)
- HaNGisi KopeK SİZCE !
- küfür etmek istemiyorum ama hayvanları çok seviyorum. ama orada hayvan hangisi belli değil? o.ç tam ya.




falan.


Ya şimdi şu 4 adet yorumdan nereye varacağımı kestirmek konusunda şu yazıyı okuma zahmetine girmiş herhangi birinin sıkıntı yaşayacağına inanmıyorum, nitekim eğer giydirmezsem çatlayacağım.


Arkadaşlar. Şimdi biliyoruz ki, modern tıp canlıları daha rahat çalışabilmek için benzerliklerine göre bir kaç farklı sınıfa ayırıyor. İşte bitkiler, tek hücreliler falan filan. Bu sınıflardan konumuzu ilgilendirenler de "İnsanlar" (homo sapiens) ve de "Hayvanlar" (animalia (?)).

İnsanlığın hayvanlara göre daha farklı bir evrim gösterdiğini biliyoruz. Ayrıca eğer Dünya üzerinde total bir canlı sınıfını düşünürsek, insanların egemen olduğu ve kendi hegemonyasını kurguladığı bir düzende yaşadığımız da apaçık karşımıza çıkar. Bu ahval ve şeraitte Dünya üzerindeki bir çok insan topluluğu (hepsi değil, dikkatinizi çekerim) kendini hayvanlardan üstün görmektedir. Böylece "hayvan" deyişi bir çok kültürde adeta bir hakaret niteliği taşımaktadır. Bu konuda güzel Türkçe'miz de bize sayısız nimet sunmaktadır. Bu nimetlerden bazıları; it, ayı, dana, eşşek, öküz, maymun, deve, hayvan, kerkenez, fil vs. olmakla birlikte, zaman zaman şakayla karışık zaman zaman da birfiil işaret edilen kişiyi aşağılamak için kullanılırlar. Tıpkı erkek egemen kültürlerde kadının ve kadınsallığın her fırsatta aşağılanması ve bir dalga konusu olarak görülmesi gibi. 

Şimdi efendim, hayvan severlik güzel şey. Şahane hatta. Nitekim şu yukarıdaki yorumlara bakıverin bi zahmet. Bakın bakın. 

.. 
...
.....

Ne yazıyor? "KÖPEK GİBİ DÖVMEK GEREK" yazıyor. Yani bir kere "köpeğin dövülüyor olmasından" rahatsız olan arkadaş köpeği döven elemanı "köpek gibi" dövmek gerek diyor. Söylemin gerçekliği kurguladığını öğreten Fuko amcadan yola çıkarsak bu adam "köpeklerin dövülebilirliğini" bir cümlede meşrulaştırmıyor mu? 

Peki ya "HANGİSİ HAYVAN" diyen eleman, bu elemanın köpeğe tekme atmasını meşru kılan "insan > hayvan" paradigmasına işaret etmiyor mu? Hayvanları "her türlü kaba kötü şeyi yapan canlı" olarak nitelendiriyor, ve hayvanları koruma gayreti içerisindeyken kendi cinsinin hegemonyasını yeniden üretmiyor mu? 

"HANGİSİ KÖPEK" diyen abimize de seslenesim var. Ya kafanız mı güzel? Yani bu saçma eylemi gerçekleştirmesi gereken kişi bir köpek bu abinin sözlerine göre. Ancak "köpekler" kendi cinsinden olmayanların kafasına tekme atar, biz insan olarak (yani bilinen en üstün, aklını ve mantığını kullanabilen, üretebilen, yalnızca içgüdüleriyle yaşamayan über bir canlı sınıfı olarak) bu tarz "köpeklikleri" sergilememeliyiz. Bu mu? 

Sizce böyle abesle iştigal eden yorumlarla hayvanları koruyor muyuz? Onları böyle mi çok seviyoruz? Bu mu yani?
Hatta bence daha temel bir soru var: 

Hayvanları neden koruyoruz? 

Hatta ve hatta daha da önemlisi, lütfen kendinize bir sorun: 

HAYVANLARIN NEDEN KORUNMAYA İHTİYAÇLARI VAR?

İyi düşünün. 

1 yorum:

  1. Koruma, korunma ihtiyacından doğar lafı bu noktada pek bir manidar. İnsan korunmak adına bir şeyleri koruma girişiminde bulunuyor ve bu girişim, diğerine yapılanın iyilik çerçevesinde değil de ben'i korumak üzerinden gerçekleşiyor. Benzer şekilde hayvanın da insanı (sahip diyesim gelmedi) koruduğu noktada kendi vaziyetini güvenceye almış oluyor. İçgüdüsel yahut istemli davranış sebebiyle, fark etmez; korunmak ve korumak aynı merkeze bağlanıyor. Bundan ötürü de korumak kelimesini tekrardan bir düşünmek lazım gerek.

    YanıtlaSil