1 Şubat 2010 Pazartesi

Pişmanlık

Utanmasam, "hayatıma nasıl sıçtın" diye belgesel çekerdim.


Oyuncularımdan biri cadalozun teki olurdu.
Diğeri ise bir ahmak.


Utanmasam, gerçekten "hayatıma nasıl sıçtın" diye bir otobiyografik yazı dizisi yayınlardım.


Kelimelerimi dizişim, ajitasyona her ne kadar mahal vermeyecek şekilde olsa bile halimi gören oturur ağlardı.


İnan ki utanmasam, "Hayatıma nasıl sıçtın" konulu söyleşiler, paneller düzenlerdim.


Panele gelen gençlerin yüzleri, yaşayacaklarının korkusundan bembeyaz kesilirdi - aralarından gelecekte yaşayacaklarındansa intihar etmeyi tercih edecekler çıkardı.


Utanmasam, "hayatıma nasıl sıçtığını" doğan bebeklerin kulaklarına okurdum - akıllarında kalsın, aynı bokları yemesinler diye.


Utanmasam "hayatıma nasıl sıçtın" isimli konsept albüm yapardım.


Manowar'dan daha gaz, Anathema'dan daha bunalımlı, Gülben Ergen'den daha iğrenç olurdu melodileri.


Harbiden ama, Utanmasam...


Utanmasam, hayatına sıçabilirdim.




Hangisi sana tanıdık geliyor?
Pantolonumu mosmor ettiğin gün mü?
Beni travmalara gark ettirdiğin gün mü?
Her gün beni aşağılamaya çalıştığın gün mü?
Beni kandırdığın, bana yalan söylediğin, arkamdan işler çevirdiğin gün mü?
Bir sözünün ötekini tutmadığı, sürekli oynak ve kaygan olduğun gün mü?




BANA BAKIN!
BEN BU DÜNYANIN AR SEMBOLÜ OLMALIYIM!

1 yorum: